1 Mayıs 1481 – Gebze/Tekfur Çayırı
Sultan Mehmed dinlenmek için kamp kurdukları Tekfur
Çayırı’nda rahatsızlanmıştı. Seferi durdurmak istemiyordu ancak doktorları
bunun çok tehlikeli olacağını söylemişlerdi. Her gün düzenli olarak ilaçlarını
alıyordu ve iğne vuruluyordu. Hatta bir ara kendine gelir gibi oldu. Herkes
sevindi Sultan geri döndüğü için. Henüz 49 yaşındaydı ama tüm Avrupa’yı
korkutacak fetihler elde etmişti. Mütevazı oluşu da halkın, askerin ve sarayın
O’nu sevmesini sağlamıştı. Yanına gelen giden çok oluyordu, vezirler, doktorlar
sürekli bilgi alıyordu. Hasta halinde bile ülkesini düşünüyordu. Ancak 2 Mayıs
gecesinde tamamen baygın haldeydi. Koca padişahın hastalığa yenik düştüğünü
görmek herkesi üzüyordu. 3 Mayıs günü kendine geldiği vakitlerden birinde
yanına sadece doktoru Yakup Paşa’nın gelmesini söyledi. Başka kimse
giremiyordu. Yakup Paşa durumu anlamıştı. Artık Sultan ölmek üzereydi.
- Görevini
tamamladın Paşa! Benden sonrakilere sadık kal.
Komutan Gedik Ahmet Paşa sonunda Otranto’yu aldıkları
için seviniyor, Allah’a şükrediyor ve sabırsızlanıyordu. Yaklaşık iki hafta
sürmüştü kuşatma ve artık düşünmek için güzel bir zamandı. Sultan Mehmed orayı
üs olarak kullanacağını söylemişti. Daha sonraki planlarını açıklamamıştı ama
Gedik Ahmet Paşa İstanbul’dan sonra Roma’yı da fethedeceklerini hissediyordu.
Papa IV. Sixtus bile Fransa’ya kaçmayı düşünmüştü. Sultan Mehmed ve ordusundan
korkuyorlardı. 300 bin kişilik ordu hazırlandığının söylentisi bile tüm
İtalya’da korkuya sebep olmuştu. Yavaş yavaş Türkler yerleşiyordu Otranto ve
çevresine, kısa bir sürede donanmanın çoğu çekilse de halk korkudan bölgeyi
terk etmişti. Gedik Ahmet Paşa gördüklerini, içindekileri ve olanları Sultan’a
aktardı. 48 yaşındaki Sultan elini kalbine götürdü, hafif bir gülümseme yayıldı
yüzüne:
- Elhamdülillah..
1468 – Roma/Vatikan
İstanbul’un fethinden sonra Osmanlı’nın başındaki genç
Mehmed’in fetihleri devam ediyordu. Bu Vatikan’da giderek büyüyen bir sorun
haline geliyordu. Defalarca suikast düzenlemelerine rağmen başarılı olamamışlardı.
Papa II. Paul ve Venedikliler buna bir çare arıyorlardı. Kesin bir çözüm
istiyorlardı. Herkes ortaya bir fikir atarken Venediklilerden biri biraz da
çekinerek:
- Efendim
biri var, Floransa’ya gelmiş. Tıp incelemeleri yapıyor. Kendisi Osmanlı’dan
diye biliyorum.
Papa II. Paul ne işe yarar bir Osmanlı diye düşünüyor ve
yüz ifadesinden cevap aradığı anlaşılıyordu.
- Efendim
kendisi eski Yahudilerden, belki Mehmed’e böyle yaklaşabiliriz. Doktor büyük
ihtimalle kendisi. Floransalı bir arkadaşım var Lando Delgi Albizzi belki
onunla irtibat kurabilir.
Albizzi hemen dediği kişiyi buldu, daha önceden tanıyordu
zaten. Gaeta’lı Maestro Jacopo idi görüşeceği kişi. Teklifini sundu. Yahudi
olduğunu hatırlattı, Mehmed’in tüm dünyayı tek din altında toplamak istediğini
anlattı, onu ikna etmeye çalıştı. Para teklif etti, yeterince çok para.
- Jacopo,
kendine dön artık. Daha ne kadar rol yapacaksın. Tüm dünya onların eline geçene
kadar mı? Onların kölesi olana kadar mı? Bir bir fethediyorlar her yeri.
Jacopo ayağa kalktı ve yavaş yavaş yürüyerek oradan
ayrılmaya başladı. Biraz sonra durdu ve arkasını döndü. Albizzi’yi sevinç
sardı, herhalde kabul edecek diye düşündü.
- Benim
adım Yakup Paşa!
1479 – İstanbul
Yıllar geçmesine rağmen Yakup Paşa 11 sene önce görüştüğü
Albizzi’yi ve tekliflerini unutamıyordu. Anlattıkları doğru muydu değil miydi
çözemiyordu. Sürekli çelişkiye düşüyordu kendi düşünceleriyle. Sultan Mehmed’in
Otranto’yu fethetmek istediğini duymuştu. Gerçekten tüm dünyayı almak mı
istiyordu. Müslüman oldum demişti ama 11 senedir buna karar veremiyordu.
Ataları ne için uğraşmışlardı. Şimdi kendisi ne yapıyordu. Hangisi doğruydu?
Bütün bu sorulara yanıt ararken, Floransa konsolosluğundan davet almıştı.
Ziyaretçisi olduğunu söylediler. Tekrar Albizzi’yi görünce şok oldu. Albizzi
ona doğru yaklaştı.
- Evet
kardeşim, ne diyorsun teklifimize?
Yakup Paşa’nın aklı şimdi daha da karışıktı. Albizzi’nin
Papa II. Paul’un emriyle kendisiyle konuştuğunu biliyordu. Papa değişmişti ve
Papa IV. Sixtus da 11 sene sonra aynı görev için yine Albizzi’yi göndermişti.
Bu iş bu kadar önemli miydi?
1481 – İstanbul/Gebze
Sultan Mehmed hazırlanan orduya baktı, yaklaşık 500 bin
kişilik bir orduydu bu ama kimse seferin nereye olduğunu bilmiyordu. 49
yaşındaki dev padişah Sultan Mehmed ordusuna döndü, çıt çıkmıyordu.
- Kardeşlerim,
bilirim ki hepiniz seferin nereye olduğunu merak edersiniz. Ancak seferin
öneminden dolayıdır ki benim dışımda kimse bilmemektedir. Yine bilirim ki
gideceğimiz istikametten hepiniz ihtimalleri düşüneceksiniz. Sizler İstanbul’da
olduğu gibi yine tarih yazmaya gidiyorsunuz. Allah şahiddir ki bu seferi de
diğerleri gibi O’nun uğruna yapıyoruz. Allah yardımcımız olsun kardeşlerim!
Daha sonra orduya biraz daha güç ve kuvvet verici sözler
söyledi. Amaçlarının dünya malı değil Allah’ın adını yaymak olduğunu
anlatıyordu. Sözlerini bitirdi, içinden söylediği şeyleri haykırmak istiyordu.
- Ya
Roma beni alır! Ya da ben Roma’yı!
1 Mayıs 1481 – Gebze/Tekfur Çayırı
Sultan Mehmed dinlenmek için kamp kurdukları Tekfur
Çayırı’nda rahatsızlanmıştı. Seferi durdurmak istemiyordu ancak doktorları
bunun çok tehlikeli olacağını söylemişlerdi. Her gün düzenli olarak ilaçlarını
alıyordu ve iğne vuruluyordu. Hatta bir ara kendine gelir gibi oldu. Herkes
sevindi Sultan geri döndüğü için. Henüz 49 yaşındaydı ama tüm Avrupa’yı
korkutacak fetihler elde etmişti. Mütevazı oluşu da halkın, askerin ve sarayın
O’nu sevmesini sağlamıştı. Yanına gelen giden çok oluyordu, vezirler, doktorlar
sürekli bilgi alıyordu. Hasta halinde bile ülkesini düşünüyordu. Ancak 2 Mayıs
gecesinde tamamen baygın haldeydi. Koca padişahın hastalığa yenik düştüğünü
görmek herkesi üzüyordu. 3 Mayıs günü kendine geldiği vakitlerden birinde
yanına sadece doktoru Yakup Paşa’nın gelmesini söyledi. Başka kimse
giremiyordu. Yakup Paşa durumu anlamıştı.
- Görevini
tamamladın Paşa! Benden sonrakilere sadık kal. Birazdan öleceğimi biliyorum.
Beni öldürdüğünü de biliyorum. Dışarıda daha zararlı olacağını bildiğim için
seni hep yanımda tuttum. Unutma Jacopo! Bu savaş hiç bitmeyecek, yeni Mehmedler
elbet gelecektir!
Sultan Mehmed, İstanbul Fatihi, Allah’a inancını dile
getirdi, eli kalbindeydi. Jacopo kulağına eğildi ve şunları söyledi:
“Küçük akıllar insanları, orta
akıllar olayları, büyük akıllar ise düşünceleri tartışır. Huzur içinde yat.”
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder