Salı, Kasım 30

*1 - Maestro


1 Mayıs 1481 – Gebze/Tekfur Çayırı
               
Sultan Mehmed dinlenmek için kamp kurdukları Tekfur Çayırı’nda rahatsızlanmıştı. Seferi durdurmak istemiyordu ancak doktorları bunun çok tehlikeli olacağını söylemişlerdi. Her gün düzenli olarak ilaçlarını alıyordu ve iğne vuruluyordu. Hatta bir ara kendine gelir gibi oldu. Herkes sevindi Sultan geri döndüğü için. Henüz 49 yaşındaydı ama tüm Avrupa’yı korkutacak fetihler elde etmişti. Mütevazı oluşu da halkın, askerin ve sarayın O’nu sevmesini sağlamıştı. Yanına gelen giden çok oluyordu, vezirler, doktorlar sürekli bilgi alıyordu. Hasta halinde bile ülkesini düşünüyordu. Ancak 2 Mayıs gecesinde tamamen baygın haldeydi. Koca padişahın hastalığa yenik düştüğünü görmek herkesi üzüyordu. 3 Mayıs günü kendine geldiği vakitlerden birinde yanına sadece doktoru Yakup Paşa’nın gelmesini söyledi. Başka kimse giremiyordu. Yakup Paşa durumu anlamıştı. Artık Sultan ölmek üzereydi.

-              Görevini tamamladın Paşa! Benden sonrakilere sadık kal.

11 Ağustos 1480 – Otranto
               
Komutan Gedik Ahmet Paşa sonunda Otranto’yu aldıkları için seviniyor, Allah’a şükrediyor ve sabırsızlanıyordu. Yaklaşık iki hafta sürmüştü kuşatma ve artık düşünmek için güzel bir zamandı. Sultan Mehmed orayı üs olarak kullanacağını söylemişti. Daha sonraki planlarını açıklamamıştı ama Gedik Ahmet Paşa İstanbul’dan sonra Roma’yı da fethedeceklerini hissediyordu. Papa IV. Sixtus bile Fransa’ya kaçmayı düşünmüştü. Sultan Mehmed ve ordusundan korkuyorlardı. 300 bin kişilik ordu hazırlandığının söylentisi bile tüm İtalya’da korkuya sebep olmuştu. Yavaş yavaş Türkler yerleşiyordu Otranto ve çevresine, kısa bir sürede donanmanın çoğu çekilse de halk korkudan bölgeyi terk etmişti. Gedik Ahmet Paşa gördüklerini, içindekileri ve olanları Sultan’a aktardı. 48 yaşındaki Sultan elini kalbine götürdü, hafif bir gülümseme yayıldı yüzüne:

-              Elhamdülillah..

1468 – Roma/Vatikan
               
İstanbul’un fethinden sonra Osmanlı’nın başındaki genç Mehmed’in fetihleri devam ediyordu. Bu Vatikan’da giderek büyüyen bir sorun haline geliyordu. Defalarca suikast düzenlemelerine rağmen başarılı olamamışlardı. Papa II. Paul ve Venedikliler buna bir çare arıyorlardı. Kesin bir çözüm istiyorlardı. Herkes ortaya bir fikir atarken Venediklilerden biri biraz da çekinerek:

-              Efendim biri var, Floransa’ya gelmiş. Tıp incelemeleri yapıyor. Kendisi Osmanlı’dan diye biliyorum.

Papa II. Paul ne işe yarar bir Osmanlı diye düşünüyor ve yüz ifadesinden cevap aradığı anlaşılıyordu.

-              Efendim kendisi eski Yahudilerden, belki Mehmed’e böyle yaklaşabiliriz. Doktor büyük ihtimalle kendisi. Floransalı bir arkadaşım var Lando Delgi Albizzi belki onunla irtibat kurabilir.

Albizzi hemen dediği kişiyi buldu, daha önceden tanıyordu zaten. Gaeta’lı Maestro Jacopo idi görüşeceği kişi. Teklifini sundu. Yahudi olduğunu hatırlattı, Mehmed’in tüm dünyayı tek din altında toplamak istediğini anlattı, onu ikna etmeye çalıştı. Para teklif etti, yeterince çok para.

-              Jacopo, kendine dön artık. Daha ne kadar rol yapacaksın. Tüm dünya onların eline geçene kadar mı? Onların kölesi olana kadar mı? Bir bir fethediyorlar her yeri.

Jacopo ayağa kalktı ve yavaş yavaş yürüyerek oradan ayrılmaya başladı. Biraz sonra durdu ve arkasını döndü. Albizzi’yi sevinç sardı, herhalde kabul edecek diye düşündü.

-              Benim adım Yakup Paşa!

1479 – İstanbul

Yıllar geçmesine rağmen Yakup Paşa 11 sene önce görüştüğü Albizzi’yi ve tekliflerini unutamıyordu. Anlattıkları doğru muydu değil miydi çözemiyordu. Sürekli çelişkiye düşüyordu kendi düşünceleriyle. Sultan Mehmed’in Otranto’yu fethetmek istediğini duymuştu. Gerçekten tüm dünyayı almak mı istiyordu. Müslüman oldum demişti ama 11 senedir buna karar veremiyordu. Ataları ne için uğraşmışlardı. Şimdi kendisi ne yapıyordu. Hangisi doğruydu? Bütün bu sorulara yanıt ararken, Floransa konsolosluğundan davet almıştı. Ziyaretçisi olduğunu söylediler. Tekrar Albizzi’yi görünce şok oldu. Albizzi ona doğru yaklaştı.

-              Evet kardeşim, ne diyorsun teklifimize?

Yakup Paşa’nın aklı şimdi daha da karışıktı. Albizzi’nin Papa II. Paul’un emriyle kendisiyle konuştuğunu biliyordu. Papa değişmişti ve Papa IV. Sixtus da 11 sene sonra aynı görev için yine Albizzi’yi göndermişti. Bu iş bu kadar önemli miydi?

1481 – İstanbul/Gebze
               
Sultan Mehmed hazırlanan orduya baktı, yaklaşık 500 bin kişilik bir orduydu bu ama kimse seferin nereye olduğunu bilmiyordu. 49 yaşındaki dev padişah Sultan Mehmed ordusuna döndü, çıt çıkmıyordu.

-              Kardeşlerim, bilirim ki hepiniz seferin nereye olduğunu merak edersiniz. Ancak seferin öneminden dolayıdır ki benim dışımda kimse bilmemektedir. Yine bilirim ki gideceğimiz istikametten hepiniz ihtimalleri düşüneceksiniz. Sizler İstanbul’da olduğu gibi yine tarih yazmaya gidiyorsunuz. Allah şahiddir ki bu seferi de diğerleri gibi O’nun uğruna yapıyoruz. Allah yardımcımız olsun kardeşlerim!

Daha sonra orduya biraz daha güç ve kuvvet verici sözler söyledi. Amaçlarının dünya malı değil Allah’ın adını yaymak olduğunu anlatıyordu. Sözlerini bitirdi, içinden söylediği şeyleri haykırmak istiyordu.

-              Ya Roma beni alır! Ya da ben Roma’yı!

1 Mayıs 1481 – Gebze/Tekfur Çayırı
               
Sultan Mehmed dinlenmek için kamp kurdukları Tekfur Çayırı’nda rahatsızlanmıştı. Seferi durdurmak istemiyordu ancak doktorları bunun çok tehlikeli olacağını söylemişlerdi. Her gün düzenli olarak ilaçlarını alıyordu ve iğne vuruluyordu. Hatta bir ara kendine gelir gibi oldu. Herkes sevindi Sultan geri döndüğü için. Henüz 49 yaşındaydı ama tüm Avrupa’yı korkutacak fetihler elde etmişti. Mütevazı oluşu da halkın, askerin ve sarayın O’nu sevmesini sağlamıştı. Yanına gelen giden çok oluyordu, vezirler, doktorlar sürekli bilgi alıyordu. Hasta halinde bile ülkesini düşünüyordu. Ancak 2 Mayıs gecesinde tamamen baygın haldeydi. Koca padişahın hastalığa yenik düştüğünü görmek herkesi üzüyordu. 3 Mayıs günü kendine geldiği vakitlerden birinde yanına sadece doktoru Yakup Paşa’nın gelmesini söyledi. Başka kimse giremiyordu. Yakup Paşa durumu anlamıştı.

-              Görevini tamamladın Paşa! Benden sonrakilere sadık kal. Birazdan öleceğimi biliyorum. Beni öldürdüğünü de biliyorum. Dışarıda daha zararlı olacağını bildiğim için seni hep yanımda tuttum. Unutma Jacopo! Bu savaş hiç bitmeyecek, yeni Mehmedler elbet gelecektir!

Sultan Mehmed, İstanbul Fatihi, Allah’a inancını dile getirdi, eli kalbindeydi. Jacopo kulağına eğildi ve şunları söyledi:

“Küçük akıllar insanları, orta akıllar olayları, büyük akıllar ise düşünceleri tartışır. Huzur içinde yat.”

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder