Pazartesi, Ekim 31

*17 - Çiçek Hastalığı

4 Haziran 1723’te 16 yaşında bir genç vefat eder. Leopold Clement adında bir genç. Ve ondan on yaş küçük bir kız çocuğu vardır Maria Theresia adında. Maria ve Leopold nişanlanmışlardır ve Leopold’ün Viyana’ya gelmesi beklenir. Ancak Leopold yerine onun ölüm haberi gelir.

Çiçek hastalığından ölmüştür Leopold ve Maria Theresa için yeni adaylar aranmaktadır. Maria’nın favorisi ise Francis Stephen’dır. Maria’dan dokuz yaş büyük olan Francis hem de Leopold’ün kardeşidir.12 Şubat 1736’da Francis Stephen ile evlenen Maria kocasına derin bir sevgi ile bağlıdır. Ayrıca Maria Macaristan ve Bohemya Kraliçesi ve Avusturya Arşidüşesi idi. Kocası Francis’in I. Franz ünvanı ile Kutsal Roma İmparatoru olmasından sonra kendisi de İmparatoriçe sayıldı. Zamanında en güçlü kadınlardan biriydi. Ve devleti bizzat yöneten kadınlardan biriydi. Eşi Yedi Yıl Savaşları bitiminden iki yıl sonra ölmüştü. Onun ölümünden sonra kendi ölümüne kadar yas tuttu. Ona derinden bağlıydı. Kızlarından Maria Antonia henüz dokuz yaşındayken babası I. Franz ve annesi Maria Theresa, oğulları Leopold’ün evliliğini kutlamak için Inssbruck’e gideceklerdi. Babası yola çıkmadan önce sanki kızını bir daha göremeyeceğini hissetmiş gibi Maria Antonia’ya sarıldı, öptü, bağrına bastı. Antonia şaşırmıştı çünkü babasını böyle gözü yaşlı ilk defa görüyordu. Ve son olmuştu. Antonia bir daha babasını görememişti. 1765 ağustosunda I. Franz felç geçirerek ölmüştü.

Daha sonra Maria Theresa kızlarından Marie Antonia’yı da savaş bitiminde Fransa ile ilişkileri sağlamlaştırmak için Louis ile nişanladı. Ve o da kızını ağlayarak uğurladı. Kızının Fransa halkına iyi davranması ve onu gururlandırmasını söyledi. Antonia halkına düşkündü, onların derdini kendi derdinden ayırmazdı. Ancak vatan haini ilan edildi ve giyotinle idam edildi.

Eğer Leopold çiçek hastalığından ölmeseydi belki ben hiç olmayacaktım. Belki de I. Franz hiç Kutsal Roma İmparatoru olamayacaktı. Ya da Theresa bu kadar güçlü olamayacaktı. Antonia belki hiç doğmayacaktı. Ve ben belki olmayacaktım belki de çok farklı yerlerde olacaktım.

Ve Lisa.. Onun kim olduğunu öğrenmek istiyorum. Neden bizim tarafımızda olduğunu öğrenmek istiyorum. Bilmeden ona güvenemem. Bu değerlerimizi onla paylaşamam. İnancım kalbimin önüne geçmeli.

Lisa’dan kaç kişinin kaldığını öğrendim. Emre, Hywl, Andre ve Joseph kalmıştı sadece. Karl ve kendisinin de olduğunu söylüyordu Lisa. Benle birlikte yedi kişi kalmıştık yani. Ve diğerleri varsa bile onlarla irtibat kurabilecek Harm ve Hylar ölmüştü. Nereye gittiklerini bilip bilmediğini sordum Lisa’ya.

“Sen uyandığında hepsi haber vermemi istediler zaten. Gittikleri yerleri biliyorum. Sana bağlılar Yohan, şanslısın.”

Beni gururlandırmaya çalışıyordu ancak kendimi kontrol altına almalıydım. Bugün Lisa yarın başkaları ve bir bakmışsınız aynı düşmanlarım gibi olmuşum. Öldüğümde arkamdan sadece “O sadece bir insandı.” denilmesini istiyorum.

Onları bizzat ziyaret etmek istiyordum. Ancak şu an hazır değildim. İyileşmem gerekiyordu. Lisa haber verebileceğini söyledi. Ya da Karl’ın gidebileceğini.

“Hayır, ikiniz de gitmeyin, hepsine mektup göndereceğiz. Ve ben onlara sahte olmadığını belirtmek için birkaç gizli şey kullanacağım. Birkaç gün içinde hepsi buraya gelecektir. Onlar gelene kadar ben de seni ve Karl’ı tanıyacağım.”

Lisa şaşırmıştı, zaten tanımıyor musun diyecek gibiydi ama o konuşmaya başlamadan devam ettim.
“Açık konuşmam gerek Lisa. Seni seviyorum, Amsterdam’dan beri seni seviyorum, kalbim kalbindedir. Ama seni öğrenmeliyim her şeyinle bilmeliyim. Sen ile ben tamamen zıt kutuplarız. Ne oldu da benim yanıma geçtin. Sadece bana olan aşkın mı sebep oldu gerçekten? Geçmişin nedir? Gerçek ismin nedir? Önce seni öğrenmeliyim sonra irreligioso’yu tanıyacağız. Sana güveniyorum ama bu konu benle ilgili değil Lisa. Bu konu herkesin, bu konu Tanrı’nın! Kendimden şüphe ettiğim anda bile bu görevden çekilirim.”

Yedi kişi olduğumuzdan şüpheliydim. Karl ve Lisa’dan emin değildim. Lisa’ya olan sevgimden dolayı ona güvenmek istiyordum. Ama Karl’a karşı tamamen şüpheciydim. Zaten birkaç gündür ortada yoktu. Ne yaptığı hakkında bir fikrimiz de yoktu. Lisa’dan ayrıntılı bilgi almasını istedim. Bu kadar habersiz gezmesi şüphelendiriyordu.

Lisa’dan silahlarımı istedim. Hançerimi ve silahımı getirdiğini söyledi, ayrıca bir de formüllerle dolu bir defter getirdiklerini söyledi. Zehirlerle ilgili defterimdi, pek bir şey anlamadıkları belliydi.

“Bir bıçağım daha vardı, o ne oldu?”

Şaşkın şaşkın cevap verdi Lisa, daha doğrusu soru sordu.

“Hangi bıçak Yohan? Başka bıçak falan yoktu.”

Anlaşılan tekrar yapmam gerekecekti. Eğer karşı taraf almışsa onlar kopyasını çıkarabilirlerdi. Bu benim için kötü haberdi. Lisa yüzümdeki kötü ifadeyi fark etmişti. Niye bu kadar tepki gösterdiğimi sordu.

“O Harm’ın hediyesiydi.” dedim sadece.

Bıçağı tekrar yapacaktım ve malzeme gerekiyordu. Malzeme almak için dışarı çıkmamız gerektiğini söyledim. Hem biraz Prag’ı tanımak istiyordum. Dışarı çıkarken kapı koluna bir kağıt parçası astım. Lisa niye böyle bir şey yaptığımı sordu.

“Her şeyin bir sebebi vardır Lisa. Yakında anlarsın.”

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder