Pazar, Eylül 4

*3 - His

Fotoğrafı ışığa doğru tutmuştum ve herkesin üstüne isminin yazılı olduğunu gördüm. Hepsini not ettim. Öldürdüğümün arkasında Harm Yooln yazıyordu, benim diğer yanımda ve daha genç duran kişinin arkasında Marono Hyl yazıyordu, öldürdüğüm kişinin yanında yine o kadar yaşlı durmayan bir kadın vardı ve onun arkasında da Hylar Mono yazılıydı. Geriye sadece ben kalmıştım, benim arkamda da Yohan Lorm yazıyordu. Adım buymuş demek dedim. Ancak aklıma bir şey takılmıştı, isimler birbirine çok benziyordu. Ne olduğu üstünde bir ara düşünmeliyim dedim. Birine mi sorsam acaba diye düşündüm, anında cevap verdim kendime: kimi tanıyorum ki?
Bize hep kendi işimizi kendimizin halletmemiz gerektiği öğretildi. Bu yolda birçok şey öğrenmiştik. Becerikli olup olmadığınızı sorgularsınız en başta. Sizden bir ormanda sığınacak bir yer yapmanızı isterler, veya terkedilmiş bir inşaatta. Süreniz vardır, eğer bu süre içinde bulunmazsanız başarmışsınız demektir. Kıyafet dikmeyi, tamirat yapmayı öğrettiler. Hiç teknoloji görmedik. Şu an biri benim yanımda yaşasa herhalde bundan bin yıl öncesine gittiğini düşünür.
Bize kitap da okuturlardı, gerçekten büyük bir kütüphanemiz vardı. Tamamen tarihi eserlerle dolu bir kütüphane. Orada okuduğumuz şeylerin, gerçek dünyada bulunmadığını anladım. Çok önemli eserler vardı, orada bulunduğum süre içerisinde neredeyse hepsini okudum. Tarihi birçok kişi yanlış biliyor. Hiçbir şey çoğu kişinin bildiği gibi değil. İnsanoğlu hep kendini anlatma çabası içindedir, eskiler de anlatmış ve kaydetmişler. Oysaki herkes yok oldu sanıyor. Bir gün her şeyi açıklayacağım, insanlık doğruyu görmeli.
Bu sırada yine telefonum çaldı, açsam mı açmasam mı kararsızdım. Telefonu açtım ve bir bayan çıktı karşıma. Bugüne kadar hiç kadın aramadı diye geçirdim aklımdan. Aşkın güzel bir şey olduğunu ancak bizim işimizde yeri olmadığını söylemişlerdi. Sevmek sizi yanıltabilir, konsantrasyonunuzu azaltır. Yaşamınız zorlaşabilir, saklanmanız güçleşebilir. Eğitim sırasında bir kızdan hoşlanıyordum. Bu konuda bize karşı çok serttiler. En sevmedikleri konu aşktı. Şakası yoktu bu işin, kızı gözümün önünde dövdüler ve ileride başıma gelebilecek şeyleri göstermiş oldular. Anlatmıyorlar yaşatıyorlardı. Ben de dayak yemiştim, birkaç gün yataktan kalkamadım. Uyandığımda ise bir daha o kızı göremedim. Bana adının Lisa olduğunu söylemişti.
Telefondaki kadın ne yaptığımı bildiğini söyledi ve bir buluşma teklif etti. Kabul etmiştim, çünkü ilk defa bir kadın beni iş için arıyordu. Adının ne olduğunu sorduğumda söylemedi. Zamanla öğreneceğimi söyledi. Şu ana kadar yaptığım işlerin hepsinden daha büyük bir iş olduğunu söyledi.
Kadınla buluştuğumuzda direk konuya girdi, büyük bir örgütün olduğunu bulduğunu ve bunu bitirmek istediğini söyledi. Ancak gizlilikle yapması gerekiyormuş, yoksa birçok sorun çıkabilirmiş. Bunlar küçük sorunlar değil, dünyayı değiştirecek belki savaşa sürükleyecek sorunlarmış. Ve önüme içinde isimler bulunan ufak bir ajanda koydu. Sayfaları gezdirdim, içinde öldüreceğim kişiler ve o kişiler hakkında notlar vardı. “Bu bir katliam” diyebildim ancak. “Evet” dedi kadın, istediği tam buymuş.
Çok inandırıcı gelmemişti ve biraz daha açıklamasını istedim. Beni nasıl bulduğunu sordum ve niye bana güvendiğini. “Seni uzun zamandır takip ediyordum” dedi. Ben şaşırmıştım, beni takip eden biri nasıl olabilir. Nasıl fark edememiştim, nasıl izimi sürmüşlerdi. Yoksa beni açığa çıkarmak için bir oyun muydu? Aklımda yine bin türlü soru vardı. Bunları belli etmemeye çalışıyordum.
Kadın bana şunları söyledi “İstediğin kadar gizlenmeye çalış, biz aynı çalışırız Yohan, hiçbir zaman yalnız değildin. Eğitim anında bile değildin, seni bu günlere kadar getirmek için çok çabalandı. Son öldürdüğün kişi, hani şu yaşlıca biraz, adı Harm. Onu da öldürdükten sonra zamanının geldiğini anladım. Ve sana ulaştım Yohan. Artık zamanı geldi.”. Ve önüme bir fotoğraf koydu. Bu benim o adamdan aldığımın aynısıydı. İnsanın kendi hislerini anlatması galiba en zoru. O an ne durumda olduğumu kimse bilemeyecek ve anlayamayacak. Tıpkı bulanık bir tablo gibi. Fotoğrafa baktım ve ağzımdan çıkan iki kelime oldu:

“Sen de kimsin?”

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder