Perşembe, Eylül 29

*11 - Böyle Olmamalıydı

3 Ağustos 2002, Cumartesi * Roma

2 ay sonra evime dönmüştüm, içeri girdiğimde Harm ve Hylar ile karşılaştım. Orada olmalarını beklemiyordum. Kızgın görünüyorlardı.

“Ne yapıyordun Yohan? Sen bizi tamamen yok etmek mi istiyorsun? Neredeydin Yohan, ne yapıyordun? Niye iki aydır hiç iletişim kurmadın?"

Özellikle Hylar çok kızmıştı. Bu planı kafamda çok düşündüğümü ve planın bozulmasını istemediğim için hiç ayrıntı vermediğimi açıkladım. Neler yaptığımı anlattım, topladığım bilgileri anlattım. İspanya ve Fransa artık tamamen bitmişti, öncelikle başlarındaki kişileri öldürmüştüm ve çoğu bilgiyi o beş kişiden topladım. Birçoğu öldü, kalan azınlık ise benim esirim oldular şu an. Onları sorun çıkaramayacakları bir yere hapsettim.

“Ama şunu bilmelisiniz Harm ve Hylar, bu liste eksik. Daha üstte bilmediğimiz birileri var, aldığım bilgiler bu yönde. Fakat bazı şeyleri bağdaştıramıyorum. Aynı kişi için çok farklı söylemler çıktı. Onu bulmamız zor olacak diye düşünüyorum.”

Bazı bilgileri bir kısmı doğrularken bir kısmı yalanlıyordu. Mesela biri Polonya’da yaşadığını ve Rus olduğunu söylemişti, başka biri Polonya’da yaşadığını doğrularken Alman olduğunu savunmuştu. Bir diğeri ise Rus olduğunu ancak İrlanda’da yaşadığını söylemişti. Çok fazla kombinasyon vardı. Karar vermekte zorlanıyordum. Bunu sonraya atmaya karar verdim. Artık dinlenme vaktiydi, yarın bütün bilgiler gelecekti ve artık planımın esas kısmına geçebilecektik.

Ertesi gün herkes eksiksiz gelmişti, buna çok sevinmiştim. Herkes topladığı bilgileri getirmişti. İyi iş çıkardıklarını söyledim, tüm ayrıntılarıyla kaydedilmişti her şey. Sadece bir tanesi çok az bir bilgi getirmişti o da çok önemli bir bilgiydi. En tepedeki kişinin Roma’da yaşadığı mekan ve ne zaman gelip gittiği yazılıydı. Neden bu kadar az bilgi olduğunu sordum.

“Onları öldürmek zorunda kaldım efendim.” dedi. Sesi biraz garip geliyordu, korkmuş muydu yoksa kendin emin miydi anlayamadım ama çok sinirlenmiştim ve kendimi tutmaya çalışıyordum. Niye böyle bir şey yaptığını soruyordum, kaç kez uyardığımı hatırlatıyordum, sürekli aynı şeyleri tekrarlıyordum. Herkes gerilmişti. Ne yapacağımı merak ediyorlardı. Gerçekten çok öfkelenmiştim, onu öldürmek istedim çünkü planı mahvedebilirdi. Ama şu an bunu düşünmek yersizdi. Planı sekteye uğratmamak gerekirdi, cezayı daha sonra düşüneceğimi söyledim. Ve hepsine getirdikleri bilgiler için teşekkür ettim.

“Evet, kardeşlerim şimdi getirdiğiniz bilgiler ışığında planımızın esas kısmına yani irreligioso’yu tamamen ortadan silme planına geçeceğiz. Unutmayın ki birçok kişiyi öldürmek zorunda kalacağız. Benden merhamet göstermemi beklemeyin, siz de göstermeyin. Çünkü onlar göstermeyecektir. Eğer yapamayacaksanız şimdi söyleyin ya da savaşa hazır olun.”

Hepsi hazırdı, artık başlıyorduk. Gelen bilgilerle birlikte daha da rahatlamıştık. Her ay Roma’da gizli toplantıları oluyordu. Ve bu sefer ki 20 ağustosta idi. Toplantıya kadar yakın yerlere gideceğimizi ve toplantı gününden birkaç gün önce Roma’da olacağımızı söyledim.

Öncelikli üç hedefimizin İsviçre, Türkiye ve Yunanistan’daki kişiler olduğunu söyledim. Tam olarak 53 kişi vardı ve 4 tanesi baştı. Hepsini yanımda götürmeyeceğimi söyledim, bazılarını buranın güvenliğini sağlaması için bırakacaktım. 5ini yanıma aldım ve hata yapan kızın da kesinlikle Harm ve Hylar’ın yanından ayrılmamasını söyledim. Öncelikle İsviçre’ye gidecektik. Hylar ve Harm ile vedalaştım. Yine ayrıntı istiyorlardı, veremeyeceğimi söyledim.

Kendimdeki değişimi çözemiyordum, sanki duygularımı kaybediyordum. Daha soğuk, daha acımasız, daha sert biri haline geliyordum. Bu hoşuma gitmiyor değildi ancak sonunda ne olacağını da merak ediyordum. Defterime not düştüm:

“Nasıl açıklanır bilemiyorum Lisa, belki de.. yani bu kadar ölüm.. bilemiyorum işte.. en basit ve en özlüsü galiba bu: böyle olmamalıydı.”

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder